Sosyoloji

Türk sosyologlarının sosyolojiye katkıları

Sosyoloji, Avrupa’da ortaya çıktığı ve kurumlaşmaya başladığı ilk andan itibaren Osmanlı aydınlarının ilgisini çekti. Sosyolojinin Osmanlı aydınlarının ilgisini çekmesinde, bu disiplinin “modern sanayi toplumunun bilimi” olarak tanımlanmasının ve tanınmasının önemli bir payı vardır. Bu anlamda sosyoloji, Avrupa’da modernleşme sürecinin bir sonucu ve bu süreci başarıyla tamamlama görevini üstlenmiş bir disiplin olarak ortaya çıktı. Osmanlı Devleti’nde ve sonrasında Türkiye’de sosyoloji, Batılılaşma çabalarının bir ürünü olarak ilgi gördü ve Batılılaşmayı sağlayacak bir disiplin olarak kabul edildi.

1- Ziya Gökalp (1876-1924)

Ziya Gökalp
Ziya Gökalp

Ziya Gökalp; sosyoloji disiplininin üniversitede yer almasını sağlamış, araştırma enstitüsü kurmuş, çeşitli süreli yayınlar çıkararak sosyolojinin ülkemizde gelişmesini sağlamış öncü bir isimdir. “Hars ve Medeniyet” adlı kitabında üzerinde durduğu kültür (hars) ve uygarlık (medeniyet) kavramları Ziya Gökalp sosyolojisinin ana eksenini oluşturur. Gökalp’ın Türkiye sosyolojisinde kültür kavramına ilk defa karşılık araması ve bu karşılığı “hars” olarak belirtmesi önemlidir.

Gökalp’a göre bir ulusa özgü olan dil, din, edebiyat, gelenek ve görenek gibi kurumların toplamı o ulusun kültürünü oluşturur. Bütün kültürel kurumlar, halka dayandığı ve gücünü oradan aldığı için kültür demokratik bir nitelik taşır. Kültürün temel unsurları duygular, heyecanlar, zevkler ve inançlardır. Bu nedenle bir ulusun kültürü bir başka ulusa aktarılamaz. Uygarlık (medeniyet) ise uluslararasıdır, bir ulustan bir başka ulusa aktarılabilir. Uygarlık bilim, metot ve akıl aracılığıyla, kültür ise ilham ve sezgi aracılığıyla yayılabilir. Bu nedenle uygarlık ulusların ortak malıdır ve her ulus tarafından taklit edilebilir; kültürü oluşturan duygular, değerler ve inançlar ise taklit edilemez. Kültürü oluşturan unsurlar o ulusa aittir.

2- Prens Sabahattin (1879-1952)

Prens Sabahattin
Prens Sabahattin

Prens Sabahattin Sosyoloji alanında çalışma yapan ilk Türk aydınlarından birisidir. “Ademimerkeziyetçilik” adını verdiği siyasi düşünceyi savunmuştur. Siyasal düşüncesini bir kuramda temellendirmek için ya da siyasal fikirlerini sistemleştirmeye yarayan bir araç bulmak için Le Play’i (Lö Pıley), onun sosyoloji okulunu ve sosyolojik düşüncesini benimsemiştir. “Türkiye Nasıl Kurtarılabilir?” adlı çalışması temel eserlerindendir. Ona göre toplumsal yapıyı kemiren, Türk toplumunu uçuruma sürükleyen hastalığın nedenlerinden ilki özel hayatta geleneğe dayanan ve bireyselliği öldüren eğitim sistemi, ikincisi genel hayatta merkezciliğe dayanan yönetim sistemidir. Prens Sabahattin, kişisel girişim ve ademimerkeziyetçiliğe (merkezî olmayan bir yönetim) dayanan bir üretim ve yönetim biçimini, liberalizmi savunmuştur. O, bir araştırmacı olmaktan daha çok reform programları öneren bir düşünür olarak öne çıkmıştır.

3- Mübeccel Belik Kıray (1923-2007)

Mübeccel Belik Kıray
Mübeccel Belik Kıray

Türkiye’de sosyolojinin üniversitelerde kurumsallaşmasında önemli rol oynayan Kıray, toplumsal değişmeyi ele alma tarzı ile bir ekol oluşturmuştur. “Ereğli-Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası” adlı çalışması en iyi bilinen çalışmalarından biridir. Bu çalışmada Kıray’ın belirlediği özgün kavramlardan biri “tampon kurum”dur. Ona göre tampon kurumlar ve ilişkiler göreli olarak daha hızlı ve daha kapsamlı değişme hâllerinde oluşur ve toplumsal bütünleşmeyi olanaklı kılar. Tampon kurumlar toplumsal değişmenin olumsuz etkilerini azaltır ve toplumsal çözülmenin önüne geçer. Kıray, Ereğli’de yaptığı araştırmalar sırasında fark ettiği tampon kurumları, toplumsal gerçeğin bir parçası olarak gözlemlemiştir. Örneğin köylü ve tüccar ilişkilerinin yüz yüze olması, borç vererek kredi açma, çeşitli işlerde yardımcı olma gibi toplumsal ilişkiler, hızlı toplumsal değişimin olumsuz etkilerini azaltma işlevi görmüştür. Bu araştırmada tampon kurumlara başka bir örnek de ailedir. Kıray’a göre bir yandan aile içinde kadının önem arz etmesi diğer yandan da geniş ailenin varlığı toplumsal değişimin olumsuz etkilerini azaltıcı işlevler görmüştür.

Mübeccel Belik Kıray, Türk sosyolojisinde sosyolojik kuramlar geliştirmenin ve alan araştırması yapmanın zor olduğu görüşünü yıkan önemli ve öncü bir sosyologdur. Kıray, kuramsal donanımının yanı sıra olguları kavramsallaştırma, kuram ile veriyi birleştirme, bulguları tartışmaya açma ve toplumun yapı ve süreçlerini dikkate alarak yorumlama gibi çok önemli yöntemsel ilkeleri hayata geçiren ilk Türk sosyoloğu olmuştur.

Kaynak: 12. Sınıf Sosyoloji ders kitabı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu