Çevre Eğitimi

Sürdürülebilir kalkınma kavramı nedir?

Sürdürülebilirlik; bir toplumun, çevrenin veya Sürekliliğe sahip herhangi bir sistemin kesintiye uğramadan, bozulmadan veya aşırı kullanılmadan varlığını sürdürmesini sağlamaktır. Sürdürülebilirlik; arazi, su, yer altı ve yerüstü kaynakları, bitki örtüsü ve benzeri potansiyellerin doğal kaynak olarak kullanımında sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması açısından temel olarak kabul edilmesi gereken bir kavramdır.

Sürdürülebilir kalkınma için, doğal kaynakları muhafazakar bir şekilde kullanmak ve koruma-kullanma dengesine uymak önemlidir.

Bu kaynakların verimli kullanılabilmesi kadar, doğal yenilenme sürecinin temel alınması gerekir. Böylece gelecek nesillerin ihtiyacı da dikkate alınmış olur.

https://www.youtube.com/embed/qQuoU7-72OA

Doğal kaynakların bilinçsiz ve plansız kullanımları, bu kaynakların hem kalitesini hem de miktarını etkilerler. Bu tür faaliyetler sonrasında toprak ile yeraltı suları kirlenir. Bu kirliliklerin temizlenmesi ve suyun tekrar ekonomiye kazandırılması oldukça zor, pahalı ve bazı durumlarda imkânsız olmaktadır. Su ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir yönetiminde, bu kaynaklar göz önünde bulundurularak planlama yapılması, bu kaynakların daha verimli ve uzun vadede kullanılmasını sağlar.

Denizdir götürür” mantığı ile insanların çöplerini, fabrika atıklarını deniz ve göllere boşaltmaları telafisi zor pek çok çevre kirliliğine sebep olmuştur. Öncelikle deniz ve göllerde yaşayan canlıların yaşam alanı kirletildiği için bu canlıların hayatları tehlikeye atılmıştır. Bu canlılarla beslenen, geçim kaynağını sağlayan insanların hayat düzenleri alt üst olmuştur.

Aynı şekilde kimyasal atıkların toprağa gömülmesi de toprağın bozulmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla bu topraklarda yetişen ürünler de pek çok hastalığa sebep olmuştur. Konut yapımı için orman ve tarım alanlarının yok edilmesi de ormansızlığa ve çölleşmeye sebep olmuştur. İnsanoğlunun doğal kaynakları hiç tükenmeyecek gibi bilinçsizce tüketmesi hem bu kaynakların tükenmesine hem de pek çok çevre kirliliğine sebep olmuştur.

Eskiden bir bölgede meydana gelen çevre kirliliğinin sadece o bölgeyi ilgilendirdiği düşünülürdü. Ancak günümüzde Dünya’nın herhangi bir yerinde meydana gelen kirlenmenin tüm Dünya’yı etkilediği anlaşılmıştır. Suya atılan bir kirletici bu su ile denizlere ve okyanuslara ulaşarak kıtaları dolaşabilmektedir. Toprağa bırakılan kirleticinin zehri su buharı ile göğe yükselebilmekte ve bulutlar sınırları aşmakta ülkeleri dolaşmaktadır. Yağmur olarak tekrar yeryüzüne indiğinde de o bölgenin suyunu, toprağını kirletmektedir. Çevre kirliliği artık yöresel değil küresel bir problemdir.

Dünya’nın devamlı artan enerji ihtiyacını karşılamak için bilim insanları yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını her alanda arttırmak adına birçok çalışma yapmışlardır. Güneş’ten faydalanmak için güneş pilleri ve panelleri, akarsulardan faydalanmak için baraj yapımı, rüzgârdan faydalanmak için rüzgâr değirmenleri kullanımı gibi projeler geliştirmişlerdir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının sera etkisi veya asit yağmurları gibi etkilerinin olmamasından dolayı fosil yakıtlara göre daha avantajlıdır.

Ülkemizde de pek çok ilde barajlar yaparak suyun enerjisinden yararlanılmaktadır. Atatürk Barajı, Hirfanlı ve Karakaya büyük barajlarımıza örnek olarak sayılabilir. Konut ve su ısıtmada güneş panelleri de yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Elektrik direklerindeki aydınlatmalar için de pek çok ilimizde yine güneş panelleri tercih edilmektedir. Mersin’de oluşturulan kule tipli paneller ile daha büyük enerji elde edilmektedir. Ülkemiz jeotermal kaynak yönünden oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Tam olarak turizm ve kaplıca sektörünün dışına çıkamamış olsa da konut ısıtmada bazı ilçelerde jeotermal enerjiden yararlanılmaktadır. Afyonkarahisar / Sandıklı, Denizli / Sarayköy, Ankara / Kızılcahamam örnek olarak verilebilir. Aynı şekilde rüzgâr enerjisinden faydalanmak için pek çok il ve ilçemizde rüzgâr enerji santralleri kurulmuş ve halen kurulmaya devam etmektedir. Çanakkale / Bozcaada, Afyonkarahisar / Dinar, İzmir / Aliağa Rüzgâr Enerji Santralleri’ni örnek olarak sayabiliriz.

Bu konularla ilgili olarak farklı ülkelerde de pek çok örnek vardır. Japonya’da dalga enerjisinden yararlanma, ABD de de güneş panelleri tarlası oluşturma, İsveç ve pek çok Avrupa ülkesinde rüzgâr enerjisi santrallerinden adeta bir şehir oluşturma.

Bazı şirketler de sürdürülebilir bir Dünya için sürdürülebilir projeler geliştirmişlerdir. Örneğin uluslararası bir kargo şirketi araçlarında alternatif yakıt kullanmaktadır. Aynı sektördeki bir başka firma da bütün tırlarını elektrikli dizel motora dönüştürmektedir. Bir giyim firması ürettiği bütün giysilerden kanser yapıcı “vinil” maddesini çıkartmıştır.

Kahve satışı yapan bir firma yağmur ormanlarının daha az bozulmasını sağlayan organik kahveleri müşterilerine sunmaktadır. Ayrıca aynı firma kahve üreticilerinin daha fazla para kazanması için indirimli olmayan kahveleri satın almaya özen göstermektedir.

Finans sektöründe de benzer yönde çalışmalar mevcuttur. Örneğin bir banka düzenlediği kampanyalarla, bankada açtırılan her hesap için Afrika’daki bir aç çocuğa yardım etmektedir.

Bir hava yolu şirketi ise yeni uçaklar tasarlamıştır. Ağırlığın nasıl azaltılacağı, karbondioksit ve yakıt salınımından nasıl tasarruf edileceği, rüzgâr hareketlerinden nasıl en fazla fayda sağlanabileceği gibi konularda ciddi çalışmalar yapmıştır. Hatta şirket uçuş öncesi ülkelerin hakim rüzgârlarını izliyor ve önemli oranda zaman ve kaynak tasarrufu sağlıyor. Biletleme işlemlerini tamamen elektronik ortamda yapan şirket bugüne kadar binlerce ağacın da kurtarılmasını sağlamıştır.

Bu havayolu şirketinin kullandığı yeni tip uçaklar, diğer uçaklara göre inişte %30 daha az ses çıkarıyor. Ayrıca okyanus aşırı uçuşlarda kullanılan diğer uçaklara kıyasla yolcu başına %30 daha az yakıt tüketiyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu